Televizyondan veya gazetelerden, bizde pek olmasa da ABD’de polis sorgulamalarında gerektiğinde bir sanığın yalan makinesine bağlanarak, doğruyu söyleyip söylemediğinin kontrol edildiğini görmüş veya okumuşsunuzdur. Hatta ABD’de FBI veya CIA gibi çok önemli devlet görevlerine alınmaya aday memurlara da bu test uygulanmaktadır.

‘Polygraph’ denilen bir alet ile sanığa 4-6 adet sensör bağlanır. Bu sensörlerden gelen çeşitli sinyaller, dönmekte olan bir kağıdın üzerine grafik olarak kaydedilir. Bu sensörlerle sanığın,


o Nefes alış hızı.
o Nabzı.
o Kan basıncı (tansiyonu).
o Terleme miktarı.

kayda alınır. Bazı yalan makinelerinde kol ve bacak hareketleri de kaydedilir.

Yalan makinesi testi başladığında, sanığa önce 3 veya 4 basit soru sorulur. Bu şekilde sanığın verdiği sinyallerin düzeni öğrenilir. Daha sonra gerçek sorular sorulmaya başlanılır ve sinyaller kayda alınmaya devam edilir.

Test süresince ve sonrasında bir uzman grafikleri sürekli kontrol altında tutarak, hangi sorularda sinyallerin değiştiğini tespit eder. Kalp atışının hızının artması, tansiyonun yükselmesi ve terleme genellikle yalan söylemenin belirtileridir. İyi eğitilmiş bir uzman grafiklere bakınca nerede yalan söylendiğini derhal anlayabilir.

Her şeye rağmen, insanların soruları yorumlamaları ve tepkileri farklı olduğundan, yalan söylerken farklı davranabildiklerinden, bu test mükemmele ulaşmış değildir, bazen yanıltıcı olabilir ve kesin delil kabul edilmez.

Wikipedia Bilgisi: Sorgulama sırasında insana bağlanarak yalan söyleyip söylemediğini tespit etmeye çalışan alet. Temel olarak kan basıncı ve nabız atışındaki artış gibi adrenalinin yan etkilerini ölçerek çalışır. Backster etkisi de keşfetmiş olan Cleve Backster tarafından icat edilmiştir.

Özellikle Amerikada büyük ölçüde kullanım alanı bulmuş,bir dönem adli delil olarak bile değerlendirilmiş, daha sonraları tarafsız uzmanların görüşlerinin doğrultusunda, makinenin doğruluğu %50 ye %50 olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.